Ana Sayfa Kalemimden Animeler Kitaplar Mangalar Filmler Diziler Mimler

29 Eylül 2015 Salı

geçmişte kalmış yazılar; gri düşler.

 Birkaç ay öncesi yazdığım rpg oyunlarını burada toparlayacağımı beyan etmiştim. Fırsat buldukça yahut aklıma geldikçe, zira bir müddet sonra yazdığım siteler tek tek kapanıyor ben de site kapanmadan evvel adminin uyarısını göz önüne almaya üşenip "millet yazdığınız rpleri arşivleyin, aksine kaybolur" sözünü kulak ardı ediyorum. Neticede, internette gelip geçen sitelerde mazinin için yitip gitmek üzere bâkilikte nihai bekleyişlerini sürdürüyorlar. 

Gelelim rpg'mizin konusuna; öncelikle yazdığım yazı yine GM (Game Master)'nin verdiği görev rol oyunu olduğundan oluşturduğum karakterin geçmişinden bir kesinti oluşturmaktadır. Olayımız  on yedinci yüzyılın sonlarına doğru başlar; Avrupa'da Cadı Avlarının başlamasıyla düzenlenen mahkemeler sonucu, büyü gücüne sahip pek çok kişi lanetli görüldüğünden cadı avları altında infaz edilmeye başlanmıştır. Bu büyü gücüne sahip kişilerden birisi de Cardea Bellchambers'dır. Yaşama arzusunun verdiği içgüdü ile annesi kızının infaz edilme olasılığına göz yumamayıp dönemin Şaman'larından birisi ile anlaşma yapar. Anlaşmanın neticesi Cardea'nın bedeni ölü gösterilir, ve ruhu sonsuz bir uykunun içinde hapsolur. Aradan yüzyıllar geçmiş, artık insanlar cadıları sadece peri masallarında var sayar olmuşsa da, hayatlarını geçmişe göre hürce sürdüren cadılar varlıklarını korumaktadırlar. Bunlardan birisi de Cardea ile kan bağı olan Florimel Wolsæus'dur. Annesinin kendisi gibi büyü gücüne sahip olmadığından kızımız, sihre ve artık yalnız efsane olarak nitelendirilen öykülerin arkasında ki esrarı araştırmaya, meraklı kişiliği neticesiyle bir hayli kaptırmıştır. Öyle ki;

28 Eylül 2015 Pazartesi

Zelig: bir kişilik matruşkası.

Gece gece kahve ile bayram sonrası abur cuburların yanında en iyi giden, güzel bir anime, kitap yada film olsa gerek. Bu sefer ki tercihimi filmden yöne kullanarak televizyon faslıyla, ısıtıp ısıtıp yeniden koyuyorlar hocam dedikleri yöntemi uygulayıp evvelden izlediğim ama oldukça keyif aldığım bir filmi açtım. Aslında Dracula serisiyle gidecektim ne yalan diyeyim, aklımda 1936 yapımı olan Dracula'nın Kızını seyretmek vardı, fakat format gören arşiviminden ötürü kayıplara karışan filmler kervanında yer alıp üşengeçliğimde hat safalarda halay çektiğinden "seni seçtim pikaçu" yöntemine başvurdum. Üşengeç insanım aziz, gelemem arama faslına. Hah, belki işime gelirse kırk yılda bir, yahut gerçekten aklıma koyarsa. Elbet bu laf safsatasını sürdürmenin bir sonu yok. Filme gelirsek;

(Zelig ve halleri)
1983 yapımı Woody Allen imzalı yapım olan Zelig; toplumda sevilme, yer edinme, ilgi görme isteği olan ve bu arzusunu dış görünüm ile tavrına vurgulandıran, kelimenin tam anlamıyla bukelamuna dönüşmüş biridir. Yani kahramanımız bir Çin'linin yanına gittiği an

27 Eylül 2015 Pazar

Mim, mim, mini mim.

Durmaz bilmezken leyl ü nehar, gün; kovaladı birbirini bir kez daha. 
Tek etmişti nehar uçsuz arşı, siyaha boyanmıştı artık mavinin uçsuz tonları; sanki suya damlatılan mürekkepmişçesine, bulanmıştı karanlığa semâ.


River der ki; bir gece vakti yeniden merhabalar. Bu defa sual kapanıyla karalıyorum satırlarımı, henüz güneşin sıcak turuncu tonlarının hakim olduğu bir öğle vakti kanatliprensesin bloguna göz atarken bu mim'e rast gelmiştim. Doğrusu Rin ile Sica'nın samimi ama bir o denli de eğlenceli yorumlarıyla gayet hoş vakit geçirerek keyifle okumuştum mimlerini. Rin'in teşviki ile giriştim doğrusu, normalde hakikatten pek çekimser olurum bu tarz konularda. Yanlış anlaşılmasın sevmediğimden değil, gerçekten severim ama nedense, sayısal lotoyu kazanmışta acaba ikramiyeyi yakınlarıma söylesem mi diye düşünen vatandaş durumu yaşarım adeta. dflkgjh Neyse lafı uzatmayayım, gerisini sorulara bırakayım. 

Bir nostalji esintisi; Pandora Hearts.

Pek bir nostaljik başladı bu sabah, biraz bayram havasından evde doluşmuş şeker, çikolatalar, kapıyı çalan tanıdık, tanımadık simalar ve dahası tam beş yıl evvel izlediğim animenin mangasını cesaret edip okumam... Evet, cesaret edip dedim; "Riv-chan bunda cesaret edilecek ne var" diye sorarsanız şu vakte kadar izleyip, okuduğum dizi, film ve kitap üçlemelerinde geçen favorim olmuş her karakterin ölümünü söyleyebilirim. Şans yok ben de defter, şans... Onu da geçtim, sanki mangakalar, senaristler bir olup "hadi River'ın sevdiği karakterleri ortadan kaldıralım" planı uygulamışlar. Madem öldüreceksiniz, kıyacaksınız, neden sevdiriyorsunuz? Neden okuyucunun gönlünde yer edindiriyorsunuz? Tabii bunu benim demem boş elbet, lâkin yine de tüm serilerde aynı olay başıma gelince, beş yıl evvel bitirip mangasının devam ettiğini duyduğum seriye devam etme cesareti bulamıştım o anlar, şimdilerde ise serinin bu sene mangasında final yapması ile gelen özlem ve final merakıyla Doctor Who'da ki sempatik Doctor'umuzun 'Geranimo' diye atılmasıyla sayfayı açıp okumam bir olmuştu. Peki adı mı neydi? Anime/Manga mızın ismi Pandora Hearts'dı efenim. Açıkçası ne yalan diyeyim 2000 yılı animelerini oldum olası sevmişimdir; Kino no Tabi, Natsume Yuujinchou, Baccano, Darker than Black vb. canım sıkıldıkça açıp açıp izlediğim yapımların çoğu; benzer yıllar yada peşin sıra senelerle yayınlanmış yapımlar arasındadır. Elbette bu yaz animleri  arasında da oldukça sürükleyici yapımlar mevcut değil desem yalan olur, aksiyon severlerin beklentilerini karşılayacak; Gangsta, mmorpg tarzı oyunlara ilgi duyanlara yönelik aksiyonu ile Overlord ve şu sıralar resmen gün saydığım Oweari no Seraph en güzel örneklerinden.Ahaa, yine animelere kaptırdım konudan saptım yalnız, bir de üzerinde durduğum konu animelerle ilgili olduğum hâlde başka yapımlar hakkında gevezelik edip bunu başardım ya, artık yazacak bir şey bulamadım buraya neyse. 

Pandora Hearts'a dönecek olursak; konumuz reşit olmak üzere on beşinci yaşını kutlayacak olan Oz Vessalius'un başından geçer ve kahramanımız kendisini birden Abbys adı verilen, suçluların gönderildiği, zamanın dünyaya göre alt üst olduğu bir hapiste kapalı bularak burada Alice isimli bir zincir (Abyss'de ki varlıklara verilen ad) ile anlaşma sonucu hürlüğüne kavuşur, Ne vardır ki Oz, aradan geçen on yılı anlamaz, zira Abyss'de ki zaman kavramı dünyaya göre oldukça yavaş geçtiğinden hiçbir şey bıraktığı gibi değildir. Üstüne zincir ile anlaşmasını fes etmenin bir yolunu bulamazsa tekrardan Abyss'e gönderilecektir. 


Animenin bitişinin ardından devamı ne olacak, Oz'un Abyss'e gönderilme nedeni neydi, babası arasında ki ilişki nasıl neticelenecek, acaba Cheshire'ı ileri ki bölümlerde tekrardan görecek miyim; (yeap; isimden de anlaşılacağı üzere Wonderland'de ki Cheshire Cat, gerçi Alice'dir Cheshire'dır siz de az çok tahmin etmişsinizdir animenin konusunda bir harikalar diyarının yattığını ki; en sevdiğim hikayelerden birisi olduğundan birazda bu nedenle Pandora'ya ilgim büyüktür) gibi düşüncelerle mangaya devam etmiş, göz yaşlarıyla sonlandırmıştım. 


Ah, Mad Hatter'ım, seni unutmayacağım. Seri de en sevdiğim karakter kesinikle Xenxes Break olarak tanınan nam-ı diğer Mad Hatter'dı. Kapı harici her yerden adeta Harry Potter'da ki büyücüleri aratmadan cisimlenmişçesine çıkması olsun, tatlı sevgisi olsun, bu karakter tavrıyla beni benden almıştı, seriye renk katan karakterlerin can damarıydı gözümde.
Bir diğer sevdiğim kısım ise animenin her türlü konuyu bünyesinde barındırması dozunda barındırması olmuştu; en ciddi anlarda hiç ummadığım sahnelerle güldürürken, bazense güldürdüğü gibi hüzünlendirirdi de Pandora Hearts. Bu yönüyle de Manga'nın nihayelenmesi beni hem şaşırtmış hem de mutlu etmişti. Mutlu etmişti çünkü seneler sonra izlediğim bir yapımın tadından ödün vermeden devam etmesi büyük bir başarı olduğu gibi, hayranlık uyandırıcı ve okurken bir o denli keyifliydi. Şaşırtması ise, elbet hiç ummadığım karakterlerin gidişi ve bitişi olmuştu. Yine de; sevimciyle, hüznüyle unutulmazlarım arasına geçen yapımlardan biri olmuştu Pandora Hearts serisi. 

ayrıca ne denli şu vakte kadar seyredip okuduğum yapımlar da sevdiğim karakterler ölmüş olsa da; Yuki'nin dediği gibi kalbimizde yaşayacaksınız yahut "unutmadığımız sürece ölmeyecek"ler.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Tasarım : Merve Canbaz