Ana Sayfa Kalemimden Animeler Kitaplar Mangalar Filmler Diziler Mimler

19 Ekim 2015 Pazartesi

Notlar dizisi, vol ||




Topuklarını üç kez birbirine vur ve gitmek istediğin yeri düşle.
Oz Büyücüsü.

Oz büyücüsünü izlemeyen yoktur sanırım. Dorothy Gale adında ki Kansas'lı kızımızın evini hortum yutması sonucu kendisi Oz isimli sihirli bir diyarda bulması ve eve dönebilmek adına büyücüyü bulup Oz'da yaşadığı serüvenleri anlatan bir 1939 yapımı Amerikan filmlerinden biridir. Yolculuğu sırasında Dorothy'e eve dönebilmek adına sihirli bir ayakkabı verilir ve topuklarını üç defa birbirine vurduktan sonra gitmek istediği yeri hayal etmesi istenilir. Şu aralar Dorothy'nin kırmızı ayakkabılarından bir çift istiyorum. Sadece başıma gelen talihsizlikler dizisinden uzak bir yeri hayal edebilmek uğruna. Doğrusu şans ve şanssızlığa inan biri olmamışımdır, derler ya insan ne ederse onu bulur. Buna inanmak istemişimdir, buna inandığımı var saymışımdır, hâlâ da bu sözün keskinliğinin hakikatine inanırım. Nitekim başarı da, başarısızlıkta sadece insanın elinde olan bir durum. En azından böyle düşünmek istiyorum, heyhat günüm ne hikmetse tam hilafını elinde megafon varmışçasına haykırıyor. Bahsetmek istediğim çok husus var.
Hem son zamanlarda internetin başına oturduğum vakit, anımı şenlendiren zaman dilimleri, hem de eve gelirken yaşadığım tahlihsizlikler dizisi. Yanlış anlamayın, bunu kimseyi sıkmak yada sitem etmek babında yazmıyorum. Sadece içimden geldiği ve gelecek günlerin birinde tekrar şu sayfalara baktığımda yaşadığım bütün ufak talihsizliklere oranla yüzümü güldüren küçük mutluluklar olduğunu bilmek istediğimden karalıyorum. 

Dün gece akşam saatlerinde yaşadığım ufak çapta trafik kazası sonucu buraya not düşme gereği duymamıştım aslında, zira geriye dönüp anımsayacağım hadiselerden birisi değildi, küçükken de benzer bir durum geçirip trafik kazası başımdan geçirdiğimden. Hatta uzun bir süre karşıdan karşıya geçme konusunda zorluk yaşamıştım. Tek şeritli yollar gözümde dörde çıkıyor, kısacık mesafeler uzuyor; bu nedenle de tek başıma seyahat ettiğimde dahil toplu olarak karşıdan karşıya geçmeyi alışkanlık haline getirmiştim. Lâkin dünde trafik kazası geçirmeme ramak kaldığından (aracın yaya yeşilde geçip son anda frene basmasından) hatırlamak istemediğim bir durum olduğundan fazla açmayarak sadece bu konu hakkında bir iki söz diyeceğim. Lütfen, trafikte gerek şoför gerekse yaya arkadaşlar, biraz dikkat edelim. Elbet ne denli bir kişi dikkat etse de pek yararlı olmuyor, nitekim bu olay tek taraflıdan ziyade iki tarafı da ilgilendiren bir hadise, tek taraftan kastım sadece yayanın çevresine dikkat edip kurallara uyması, yada tam tersi bu inceliği sadece şoförün göstermesi. Başıma geldiği için yazıyorum sadece, ne kadar çok siz dikkat ederseniz edin, karşı taraf düşünceli olup dikkat etmediği takdirde beyhude. Sonuçta trafik; iki yönü keskin bir kılıçtan farksız olduğundan kötü bir hadise karşısında her iki tarafında canı yanıyor. Bunu bir tarafa bırakırsam (ne denli yazacak çok sözüm olmasa dahi) yine dün gece eve vardığım an, ansızın kapının çalması sonucu babamın arkadaşının elinde, kediye yem olmaktan kurtardığı muhabbet kuşuyla çıkıp gelmesi yüzümü biraz da güldürüp neşemi yerime getirmişti.
 Tabii bu duruma dreamlandgunluklerinde Dreamella'nın yazığı hikâyelerde etki olmadı değil. Gerçekten çok kaliteli bir kalemi var, bir blogger dahası bir kitap sever olarak yazdığı öyküleri okumanızı tavsiye ederim. Demiştim ya, internet başına oturduğum an, yüzümü gülümsetip vaktimin güzel geçmesini sağlayan küçük mutluluklar var diye, işte onlardan biri son zamanlarda keşfettiğim Dreamella'nın blogun da ki hikâyelerle, sabahserinligi blogunda ki karga ve kızın oluşturduğu boyama etkinliği oldu. Şu son iki gündür kendimi çizime verdim sağolsun. Elbette, kararsız insan Riv, çizdikleri içine sinmediği için silbaştan yapıp dursa da, sonunda eğlencesine çizmiyor muyuz diye evde ki boyalarını harvurup harman savurmaya başladı. Umarım akşam vakitlerine doğru buraya onu da koyacağım. Şimdilik sanırım bu kadar. Eh, böyle de anahaber bülteni bitişlerini andıran bir kapanış oldu fakat bu seferlik de böyle dursun. Görüşürüz millet, kendinize iyi bakın. ^^

18 yorum:

  1. Dorty'nin hikayesi bana hep hüzünlü gelmiştir. Küçükken o filmi izledikten sonra rüyamda kırmızı pabuçlarla eve dönmeye çalışıyordum. Çok korkmuştum.
    Bşarı ve başarısızlığın ben de elimizde olduğunu düşünüyorum. Elimizde olmasaydı hem yırtınırcasına çabalasak da başarılı olamazdık değil mi?
    Geçmiş olsun, neyse ki ciddi bir şey değilmiş. Yaya ve sürücülerin kurallara uyması lazım ama nerdee. Çok aykırı ve bu yetmezmiş gibi de sinirli bir milletiz :/
    Dreamlang'a bakayım ben de bir :)
    Gife bayıldım yaaa
    Yazında ismimi görünce çok mutlu oldum. İyi bir şeye vesile olduğuma sevindim :)) Merakla bekliyorum çizimlerini :) Ben de en kısa zamanda devam çizimlerimi ekleyeceğim bloğuma, fırsat bulamadım da çizmeye şu aralar.
    Görüşürüz ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O açıdan düşünce kesinlikle hem hüzünlü hemde ürkütücü Dorothy'nin yaşadıkları, sonuçta tüm sevdiklerinden, değer verdiklerinden uzaklara kendi elinde olmadan sürüklenmek zorunda kalıp bilmediğin bir âlem de seyahat ediyorsun. Ayrıca sana da geçmiş olsun Karga ve Kız, gerçekten çocukluk hadiseleri insana sevimsiz hatırları getiriyor başına. Rüya da olsalar. Sevimsiz olan, sevimsiz olarak kalıyor. Garifield'ın pazartesileri gibi. Vede çok teşekkür ederim nazik dileğin için, dediğin gibi nerede. İnsan yaşadıkça çevresinde bariz olarak görüyor. + o gifi doğrusu sahneyi çok severim, barakamon adlı animedendir. kaligrafi sanatçısı sensei'nin kendinden geçtiği an. alkdjaf biraz da bu yıl evde boş boş oturup derslerle boğuşacağıma kafamı dinleyeyim diye kaligrafi kursuna yazılma nedenim. geçen seneden beri aklımdaydı, bu kış fırsat bulunca yazıldım. kasım da başlayacakmış, biraz meraklardayım vedeee ekle, ekle. ^^ Hakikatten o çizimini çok beğenmiştim. Devam etmelisin. :) resme karşı bir yeteneğin olduğu aşikar, bu kullandığın tonlamalar boyada da yaptığın hafif geçiş ve vurgulamayla. ben de çizimlerinin devamını merakla bekliyor olacağım. ^^

      Sil
  2. Öncelikle geçmişler olsun, "Herkese de ehliyet veriyorlar...bla bla" diye başlayan sonu gelmez cümlelerden nefret ederdim hep -babam sağolsun :) - Şimdilerde benzer cümleleri ardı ardına sıralarken buluyorum kendimi sık sık. Ama insan gerçekten çileden çıkıyor, en ufak dalgınlık çok kötü sonuçlar doğuruyor zaten bir de bıraksan tek başına yolda yürüyemeyecek insanlar araba kullanıyor.
    Ben ehliyet alırken geçirmiştim bir kaza. Öğrenme turlarında kırmızı ışıkta durdum, tam hareket ettim ve gümm arkadan koca tır. Bir de adam demez mi yan yoldan önüme çıktı diye, kameralar olmasa suçluyum yani. Sonra anlaşıldı ki arabanın önü yüksek olduğundan adam benim arabayı görmemiş. Ben de ucuz atlatmıştım baya sürükledi arabayı ama bir şey olmadı. O günden beri kamyon, tır vb. araç nerde görsem 10 metre uzaklaşırım :)

    Vee gelelim Oz'a... ben haaalaaa izlemedim biliyor musun? Aslında fantastik filmleri de çok severim ama bir türlü kesişmedi yollarımız. Ama küçükken -izlemesem bile bir yerlerden duydum sanırım- beni şıp diye parka götüren ayakkabılarımın olmasını isterdim :) Anneye yalvar yalvar nereye kadar.

    ve... postunda ben mi varım? ahh çok sevindim ve heyecanlandım. Böyle söyleme ama yazını okuyanlar gerçekten yazabildiğimi düşünecekler :(
    Çok çok teşekkürler gerçekten çok mutlu oldum. Umarım, bu düşüncelerini devam ettirebilirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnce sözlerin için çok teşekkür ederim Dreamella, gönülden isterim ki bir daha sadece benim değil, kimsenin başına gelmesin bu gibi hadiseler. Lâkin insan kimi anlar yalnızca istemekle kalıyor. Klişe sözlerin döngüsünden haz etmesem de, bazen insan kendisini klişelerle kuşanmış vaziyette bulup yine bir klişe olan "adamlar haklı, boşuna dememişler" derken buluyor kendini. Ayrıyetten epey üzerinden geçmiş sanırım fakat hem geçmiş olsun, hem de umarım ki bir daha senin de başına gelmez bu tip olaylar. İnsanda tatsız hatıralar bırakıyor. Tır olayını okuyunca, istemsizce ürktüm. Vede elbet bir gün kesişir vaktin olunca. ^^ Klasik yapımları çok sevdiğimden bazen, izlemiş olsam bile açar izlerim, bu bir iki dakikalık aklımda yer edinmiş hoşuma giden sahneleri görmek için bile olsa. Elbette tek o sahnelerle kalmıyor ne denli iki dakikalık bir sahneyi izlemek için tekrar açsam da, bir şekilde filmin sonunu getirirken buluyorum.Ayrıca ne demek, gerçekten yazılarını okurken keyif alıyorum, hem bence gayet akıcı ve insanı içine çeken bir üslubun var. Okurken çok keyif alıyorum. ^^

      Sil
  3. Dorothy'nin kırmızı ayakkabılarından ziyade senin trafik ile ilgili düşüncelerin, başına gelenler beni daha çok etkiledi, bir daha bu tarz şeylerle karşılaşmaman temennisiyle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi dilekli düşüncelerin için teşekkür ederim Kore Fenomeni, dilerim kimsenin başına gelmez, zira insan unutmak istese dahi aklının bir köşesinde daim olarak kalıyor o an. Ayrıyetten Dreamella konusunda katılıyorum, gerçekten güzel yazıyor. ^^

      Sil
    2. Geçmiş olsun Riv ;( üzüldüm... Ah şu trafik kuralları! Sanat için koymuşlar gibi! ;( Biraz empati yapsalar... Yaya her zaman öncedir! Hele ki ona yeşilde.. Dövülesi, yola atılası insanlar!!!!!!

      Sil
  4. Bu arada Dreamella'yı bende takip ediyorum, gerçekten iyi ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ehe :) Bu yazı çok nostaljik geldi Fenom :) Çok da olmamış yazalı ama :)

      Sil
  5. baksanaaa, karşıya geçerken önce bütün arabaların durduğuna emin ol nolur olur muuuu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. artık zaten anca trafik tıp oynadığında karşıya adım atma cesaretini bulabiliyorum. daha dikkatli olacağım. :)

      Sil
  6. Allah korusun kazalardan.
    Oz Büyücüsü'nü hatırlamak hoş oldu :) Yerli yapımını(Ayşecik'in olduğu) eğlenceli ve komik; orijinalini karanlık, fantastik ve müthiş buluyorum :D Kitapçıda görmüştüm geçen kitabını, tekrar hatırlamak hoş oldu o kitabı okumalısın o filmi tekrar izlemelisin mesajını aldım :)
    Blogunun tasarımı çok hoş sevdim.
    Görüşmek üzere :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hadi canım! ilk defa kitabı olduğunu işittim bak. gerçi şaşılacak şey de değil. neden hayret ediyorsam. mutlaka kitap alışverişine çıktığımda bakmam lazım. ^^ vede beğendiğine çok sevindim, nazik yorumun vede iyi dileklerin için teşekkür ederim Senay. ^^

      Sil
  7. Konuyla alakasız ama telden bloguna girdim ve yanlışlıkla yorumuna cevap verecekken sildim çokkk özürdilerim :((((

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sağlık olsun, hiç önemli değil, dert etmeye değmez böyle ufak şeyler. ^^
      ayrıca hoş geldin esra. :))

      Sil
  8. Hoşbulduk .Telden girmek benim hatamdı

    YanıtlaSil
  9. Hoşbulduk .Telden girmek benim hatamdı

    YanıtlaSil
  10. Ben sıkıntımı buldum! Telden girince böyle geniş göremiyorum... Ondan keşfedememişim bloğunu... ;( Şimdi bilg.dan girdim ki... Neler neler varmış Riv! Gizli cevher ajan Riv 007 :) Lakabın bu artık ;)
    Eline sağlık...

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Tasarım : Merve Canbaz