Ana Sayfa Kalemimden Animeler Kitaplar Mangalar Filmler Diziler Mimler

22 Kasım 2015 Pazar

Pazar 6'lısı: favori erkek karakterler

Günler giderek kısalıyor mu ne? Daha yeni mi fark ediyorsun Riv, o hâlde sana günaydınlar nidaları dolanabilinir, şahsen benim zihnimde tur atıyor. Elbet, yeni fark ettiğim olmasa da, saatler geri alığından beri "ne güzel, artık bir saat erken kalkmış olacağımdan, bir saat daha fazla günü dolu dolu yaşayacağım" düşüncesinin gelip çatmasıyla üzerime çöken mutluluk, sanki günden güne batan güneşle sona eriyor. Nedense yarım saat öncesi saat iki civarları gibi geliyor. Uzun öğle vakitlerini özledim. Bilhassa haftasonları...

Uzun vakittir bu etkinliği yapmak istiyordum, hatta Rin'in blogunu keşfettiğimde mutlaka katılacağımı söylemiştim, tabii İstanbul seyahatimden denk getiremedim. Etkinliğin konusuna değinecek olursam, şahsen çok keyifli ve renkli buldum. Etkinliği yapan blogları da teker, teker gezmeye çalışıyorum. Benim için keşif turu da oluyor diyebilirim, hem yep yeni bloglara rastlıyordum da, konudan saptırmak bu gidişle adetim olacak. Olay basit her pazar çizelgede ki yer alan favori 6 roman, dizi, karakter, yazar vb. unsurlara yer verilecek. Okurken oldukça beğenmiştim zira farklı bloglarda ki altılıları gördükçe, yep yeni bloglar keşfettiğim gibi, hiç bilmediğim, kitap yada dizileri de keşfetmiş oluyordum. Bu haftanın konusu erkek karakterlerdi.Baştan diyeyim, ufak bir hayran kız nidalarına girersem, bilin ki başka diyara göçmüşümdür, yazının devamını getirmeden koşup kaçabilirsiniz efenim. 

19 Kasım 2015 Perşembe

Mim; iki yüz yıl sonra

Uzun zamandır bu mimi yapmak istiyordum doğrusu gel gelelim bir türlü fırsat bulamıyordum şu aralar. Ne ara bulabildin ki Riv diyebilen olabilir elbet. Vallahi doğru söze ne hacet der geçerim. dreamella ve deep bu mimi adadıkları vakit çok hoşuma gitmişti. Her ikisine de ayıyetten teşekkür ederim zira geleceğe uzanan ütopik kurgulara hayranımdır. Ne denli klasik yapımlar tutkunu olsam dahi, bilim kurguyu daha iştah açıcı bulmuşumdur da, şimdi burada bilim kurgu hayranlığım hakkında gevezelik edip bıktıracak halim yok, belki ileride bilim kurgu yapımlarına dair de bir yazı yazarım; gelelim mime. Doğrusu ahım şahım yazamasam dahi, aklıma gelen fikriyatları oldum olası kaleme dökmeyi seven biri olmuşumdur, başta madde madde yazdığım kesintiler, şiir denemem gibi ne hikmetse yine bir yazıya dönüştü. Um... Gerçekten başlangıçlarla sorunum var, bunu da fark ettim. Şiir diye başlasam mini öykülere, öykü diye başlasam makalelere dönüşüyorlar. 

17 Kasım 2015 Salı

Dördüncü yılın kutlu olsun Tırtıl.

Özel günleri severim. Bilhassa doğum günlerini, zira doğum günleri kişiye has olduğu gibi, yaşanan acı, tatlı günleri; kısaca bir ömrü, hayatı barındırdığı gibi geleceğe de kucak açar. Aslında söyleyebileceğim söz oldukça fazla bu konuda ama işin güzelliğini bozmamak maksadıyla bu defa kısa kesmeyi düşünüyorum. Geçtiğimiz günler de Renkli Tırtıl'ın blogu üçüncü yılını sonlandırıp dördüncü senesine girmeye başladığını öğrenince yüzüm de bir gülümseme oluştu. O an tırtılın blogunda gezinip, geçmişte neler yazmış, neler çizip paylaşmış diye merak ederek bir süre blog sayfasında gezindiğimi anımsarım, şu an bile geçtiğimiz yıllarda kaleme alınmış nice yazgıyı ve fikriyatı kaçırdığımdan blog sayfasına hâlâ bakmaktayım doğrusu. Diyorum ya, doğum günleri acı tatlı tüm hatıraları içinde barındırır diye. Geçenlerde le yan’ın blogunda gezerken Tırtıl’ın düzenlediği dördüncü yıla özgü çekiliş haberini görünce, ilk fırsatta mutlaka kendisini kutlamalıyım demiştim. Bu arada çekilişe ilgi duyan arkadaşlar, buradan bilgi alabilirler. Tırtıl gerçekten harika hediyeler düzenlemiş, tıpkı blogu gibi oldukça renkli. Şu yazıyı da sadece içimden geldiğinden yazmak istedim. 

15 Kasım 2015 Pazar

Son vapur; İstanbul.

özlendin İstanbul. şimdi dönüp baktım da, o sokak lambasını kim dikti oraya?
tam yerinde çıkmış. gözüme çarpıp duruyor. resmen gözüm lamba harici
başka bir şeyi görmüyor.
Okunacak blog çok, yazılacak kelamlar çok... Birkaç gündür kendisini internet namına her türlü iletişimden koparmış River'dan merhabalar. Geçen hafta Tüyap vesilesi ile bir İstanbul turu yapacağımı söylemiştim. Beklediğimden uzun mu oldu? Elbette hayır. Doğma büyüme İstanbul'lu olan bendeniz için, hem tahminimden daha kısa süre zarfında kaldım, hem de gezmeye doyamadım. Yine de oldukça keyif aldım, tabii istediğim tüm kitapları alamamış olmamın hüznü var. Olsun D&R ile netten alışveriş ne güne duruyor! Yine de keşke bulabilseydim demedim değil, zira aradığım yayın evleri dağıtılan mini katalogda görünmesine rağmen, olayı Long John Silver'a çevirip, elimde ki kataloğa bakarak adım adım, yayın evlerinin numarasına bakarak adeta haritada yer alan X işaretini sınıf yönde bulma duygusuyla aramaya çalıştığımdan sadece birkaç tanesini alabildim ki; geçen yıldan bu yana seri biçiminde çıkan kitapları boşladığımı fark edince, oyumu serilerden yana kullandım.

7 Kasım 2015 Cumartesi

Etkinlik & Bir hazan melteminde; İstanbul.



Sanki göğü yakalayacak gibi olmayan kanatlarını çırptı sonsuzluğa. Artık İkarus gibiydi ulu söğüt; adarken soluk yapraklarını ışıltılı mavinin ev sahipliği yaptığı sonsuzluğun bahçesi arşa; yok oldu hürlüğe boyalı düşleri bir serapmışçasına zamanda.  Şimdi sonsuzluğun bekçiliğini yaparken dallarının bağlı olduğu karada; bakmadı hatıralarına, bakmadı bahara. Nitekim umut dolu bahar gelip geçerken yaşamın limanında, o; terk edemezdi benliğini kökleriyle bağlayan karayı bu sönük diyarda. Sırtını dayadığı ihtiyar ağacın labirenti anımsatan iç içe geçmiş kuru dalları arasından bakakaldı kız bir süre, bir ressamın fırçası değmişçesine beyazla mavinin iç içe geçtiği semâya. 

4 Kasım 2015 Çarşamba

Miim: ne söylerdin?


Selam! Aslında böyle peş peşe yazmak adetim değildir, hatta genelde nedense vakit ayırmak istesem dahi pek nadir buralar bir şeyler karalarım, fakat deeptone'un mime yer verdiğini görünce bu denli hoş bir mim bekletmek olmaz diyerek dayanamadım. Konu basit, ama bir o denli de eğlenceli; kısaca; "karşılaşmak istediğimiz kişiye ne dersiniz" demiş deep ve bir güzellik daha yapıp "günümüzde yaşıyan herkes hatta roman karakteri dahi olabilir" demiş. Bu dünyanın sorunları tükenmemiş gibi, ben oyumu hayaliye yönlendiriyorum. Yaşasın Peter Pan'ın var olmayan ülkesi!

kino no tabi adlı animede ki gezgin hatuna rastlasam büyük ihtimal bir tutam onu bıktıracak, lâkin serinin başında izleyiciye yönlendirerek, yanıtsız bırakıp gittiği sualini tesaül ederdim. 

"hey Kino; söylesene. bahsetmiştin ya bir gün bakışlarını maviye bürünmüş arşa yönlendirip, pervasızca kanatlarını savuran kuşlara bakıp; "gerçekten kuşlar özgür müdür diye" hani sonrası sen bunları deyip yeniden nereye gittiğinden dahi bir fikrin olmadan motoruna atlarken beden bihaber, ben seni seyre dalmıştım yeniden. gerçekten özgür müdür kuşlar, bir kuş gibi olabilir mi insan. zira pek yakınlarda işittim eski bir filmden bir sözü tekrardan "paha bilemez bir teklifim var" deyince genç adam heyecanlanıp "özgürlük mü" demişti de ihtiyar gür sakalının altından gülümseyip "özgürlüğün alınabilir demişti" işte o an sen aklıma geldin. hey kino söylesene. sen motorunla diyar diyar dolaşırken tatmışsındır vukufun meyvesini, görmüşsündür bilinmeyenleri. gerçekten kuşlar özgür müdür?"

Bakalım, bakalım, kimleri mimliyorum? Bunu okuyup yapmamış olan bütün arkadaşlar olsun. ^^
Kısıtlamalar hoşuma gitmez benim, gönlünüzden geçen kişiye ses edin. 
Şimdiden herkese kolay gelsin ve de iyi geceler. :)


Haibane Renmei | anime

Şu aralar fazlasıyla canım sıkılıyor. Aslında böyle bir giriş yapmak istemezsem de, "içinden geleni söyle, kalırsa yazık olur Riv. İsraf olmasın" diyerek tek burada değil, çoğu zaman birisiyle hilaf düştüğümüz bir konu hakkında tartışırken Pinhani şarkılarına geçiş yapıyorum. Öyle ki hiç sebep yokken, bugün ps'nin başına oturup blog tasarımın üzerinden yeniden geçerek oyalandıktan sonra arşiv yapmak üzere manga çevirilerine başladığımı hatırlarım, hani ilginizi çeken bir seri varsa buradan ses edin. Onu da çevirmeye çalışırım. İşsizlik değil, ama nedense şu aralar boş boş işlerle oyalanasım var. Aynı şekilde tema yapımı için de geçerli. Aslında iyi de oldu, -tamam tema iyi olmadı fakat uğraşması iyi oldu- bir açıdan da, tema yapımını için pratik yapmış oluyorum. Bir de kodlardan anlasam... (iç geçiren Riv) Aslında konuyu iç döküntüsü olarak açmıştım, ardından epey önce izlediğim animelerden birisine rast gelince yüzümde hafif bir tebessüm oldu. Hani bölümlerini ara ara açıp izlediğiniz, fazlasıyla durgun ilerleyen, arada bir kafa dağıtmak maksadıyla bakıp yine de "kenarda dursun bu canım yine böyle bir gün de izlerim" diyerek zamanın sanki sizin için bir önemi olmayıp
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Tasarım : Merve Canbaz