Bu yıl beğenerek okuduğum yapımlardan birkaç tanesinin arasında da Vogabond ile Claymore yer alıyor. Aslında myanimelist'ime kaçamak bir göz attığımda Claymore'un 2016'nın Şubatında izlediğimi fark ettim. Üzerinden epey bir zaman geçmiş anlayacağınız, ama üşengeçliğimden oldukça fazla sevsem de blogumda yer edindirmedim bir türlü. Oysa buraya gerçekten hoşuma gidenleri yapımları yer edindirip derlemek istiyorum. Galiba klişelere adanmış geç olsun güç olmasın sözü bunun için var. Fakat bundan evvel birkaç haftadır içimi sıkan bir hadise hakkında ufak bir gevezelik yapacağım. bu sebeple benim çoğu an misafir oturmalarında içimden geçirip, kulaklarımı kapattığım an ki gibi; çekemem canım bir başkasının yaşantısından kalanları derseniz ki, sizi aşağıya hemen animenin ve manganın bulunduğu yazıya buyur edeyim. Bence söyleyin de, hiç demiyorsanız arada bir deyin. Emin olun hayat bazen görmezden gelince güzel ve süper kahramanlar sadece kitapların ardında. Bencilce bir şey demiş olabilirim, lakin gerek annemin depresyonunda yaşadıklarına şahit olmam olsun, karşımdakinin benim problemlerine kafasını takmamasını arzu ederim. En iyisi siz sadece anime ve manga hakkındaki yazıyı okuyun, hiç değilse keyifli vakit geçirirsiniz.
Engelbert Humperdinck'in free as the wind parçasının çok sevdiğimi bahsetmiş miydim? Bana o kadar umutlu ve dolu dolu gelir ki tarif edemem. her zaman neşe veren bir parça olduğunu düşünmüşümdür.
hiçbir pişmanlığım yok
acı-tatlı yaşadıklarım için
şayet seversen, bir şansın var uçmak için
düşürsen de... düşersin işte
-Engelber Humperdinck
Sanki şu mısralarında der ki, tamam, düştün, battın, evet. Ama ne yapacaksın? Hepsi bu. Kalk ayağa. Bırak. Aklında kalsa bir günlüğüne dahi olmasa, ufak bir anlığına kelebek ol, çırp kanatlarını. boş ver her şeyi. Zira biliyorsun, hayat büyük. Zaman kimi şeyleri değiştirmese bile, daima devam edecek. Yaşadığın sürece mutlaka bir yarının ve yarının getirecekleri olacak. Bu nedenle düşünme. Çırp kanatlarını.