Ana Sayfa Kalemimden Animeler Kitaplar Mangalar Filmler Diziler Mimler

28 Şubat 2017 Salı

Kaçamak Yazılar: Challenge Sonucu

Aslında bu yazıyı yarın yazmam gerekiyordu, fakat yarın burada olamayacağım için, dahası şuanda da telefondan yazmaya cebelleştiğim için ne yazık ki aklımdakileri tam anlamıyla buraya dökemeyip sadece Ocağın 7'sinde başlattığım challengeı koymayım dedim, işin aslı tek yarım değil önümdeki hafta sonu boyu buraya bir yazı ilave edebileceğimi sanmıyorum, nedeni; Riv hanım konser turnesi düzenler gibi il il gezsen Anadoluyu hesabı dolanıyor. Ehem, abartmayayım, yalnızca topu topu iki şehir gezeceğim, dönüşte Çanakkale'ye uğrayacağım o kadar ve telefondan da ne yazık ki yazı yazma konusunda hayli beceriksiz olduğumdan güçlük çekiyorum. Bu arada Çanakkale'li olan varsa şuraya uğra Riv, bu yemeği güzel derseniz hoş olur. Duyanda yemek programı çeken lezzet avcılarından sanacak beni, her neyse! Konu sapıyor, konu! 
Hatırlayanınız olduysa hayli uzun bir liste hazırlayıp bir anime challenge'ı başlatmıştım ve Challenge sonucuna göre de bir arkadaşıma arzu ettiği bir mangayı alacağımı söylemiştim, maksat kışı sevimli, sevimli animlerler birlikte geçirmek. Ayy, bak keşke bu listede ki maddelere, ortak bir yapım izle de yazsaydım, hani blog ortamı olarak anlaşıp izlerdik, neyse yaza doğru manga versiyonunu yapacağım, o ara eklerim. Açıkçası haklarında uzun, uzun yazardım normalde, bölümlerden sevdiğim alıntılarla lâkin tüm hafta boyu telefona kaldığımdan ne yazık ki bunu yapamıyorum. Bu sebeple, kısa kısa bahsederken, içlerinden sevdiğim beşliye daha doğrusu değinme kararı aldım. 

22 Şubat 2017 Çarşamba

Mim: Aklımda Deli Soru(n)lar


Oh, hayır! Vaktini seven kaçsın, River mim yapmaya çalışmış! Buraya daha sık yazmalıyım, az yazdıkça patlıyorum, kafamın içindeki düşünceler mime karışıyor, yazının masumluğu kaçıyor! Kendimi elma ile prensesleri kandırmaya çalışan cadılar gibi hissediyorum, 'bakın burada şirin bir mim var' dermişçesine, millet sayfayı açtığında 'bu da ne' tepkisini az buz işitiyorum. Yahut hayal gücüm bana ses efektleri ile işittirmeye çalışıyor. Bu yazı dün gece surlarında yayınlanacaktı, sonra ise uyuklamamla birlikte yarım kaldı. Ve yarım şeyleri sevmediğim içinse, devamını getirmek yerine şimdi en baştan başlıyorum. Geçenlerde ARMY'im Aysel'im mimlemişken, dün de Saliha'm, aynı mimle gelince yürü Riv mimi daha fazla bekletme, şarap değil bu değerlenecek dura dura dedim. Başlıktaki ufak harf eklemesinden az buz anlaşılacağı üzere yine bir mimi daha ufaktan katletmeye doğru yelken açmaya başladım, bunun son zamanlarda dürüstlük kavramımla kendimi kandırıp çoğu konulardan dolayı uzaklaşmamın etkisi vardı, hâl böyle olunca, daha iki kelimeyi tam anlamıyla bir araya getiremez olmuş, buraya yazmaktan sakındığım gibi, takip ettiğim bloglara dahi bakamamıştım. Keza o anki ruh haliyle yanıt vereceğim an karşımdakine ters bir söz diyeceğim düşüncesi beni ürperttiğinden o günler buraya yazmak isteyip aklımın hep 'ya' diyerek beni frenletmiş, sonuç olaraksa zihnimdekileri başka bir yere kıyıya köşeye yazmıştım. Doğrusu bundan birazcık yoruldum, nitekim bu sayfayı yeri geldiğinde sevdiklerimi paylaşmak, yeri geldiğindeyse aklımdakileri dökmek için açmıştım, bu sebeple yazının sonunda zamanında buraya eklemeye çekindiklerimi koyacağım. Mesela şu an bir Kore dizisine başladım, White Christmas adında sekiz bölümlük bir şey ondan ve son zamanlarda okuduğum kitaplardan bahsetmek istiyorum, hem boşuna challenge'a katılıp kendimi denemek istemedim. Fakat bunu daha sonraları yapacağım. Mesela bir hafta sonu? Hafta sonları güzeldir çünkü.

13 Şubat 2017 Pazartesi

Mim: Gökten düşen üç elma

kumdan kalelerle inşa edilmiş dünler
hiç mişçesine çökerken geceyle
kurur düşler bal-güşâ eyleyen zamanla
eski bir nağme misali mâzinin lafızları çalarken aklını
bir ses peyda olur feramuş olmuş hatırdan;
"ne yapabilirim?"

Yukarıda ki dizileri es geçebilir miyiz? Şu an acayip bir ruh halindeyim ki, onlarda onun eseri, belki de değil. Açıkçası zerre emin olamıyorum ve öyle ki yazıyı yazarken dahi klavyeye birkaç defa birden tıkladığımdan ard arda sıra, sıra dizilmiş harf hatalarını silmekten galiba uzun zaman sonra gönderebileceğim. (tabii siz onları göremeyeceksiniz. ne kötü. belki de iyi!) Geleyim benim sevincime, heyecanıma! Aa bundan evvel, tekrardan kitaplarının arasında ki dünyadan kurtulmuş Riv'den merhabalar.

Bugün BTS'nin Spring Day'in klibi yayınlandı, açıkçası klibi seyrederken tek duygulanan ben olamam öyle değil mi? Lütfen birisi tek sen değilsin Riv desin, duygularımı uçlarda yaşayan biri olduğumdan mı ne olsa gerek -artık ben buna yoruyorum, çünkü salak saçma hadiselere kahkaha atabiliyorken (insanların kıkırdayıp geçtiği) hüzünlendiklerine peçete yetiştiremez oluyorum- demem o ki; klip inanılmaz harikaydı. Hatta şöyle klibi iliştireyim de; eğer ki gevezeliğimden sıkılırsanız size tatlı bir alternatif olsun; tak, tak, tık.
Not today'in güzelliğine dinlemekten doyamadığıma mı yazayım (açıkçası onun içinde Şubat'ın 20'sine delicesine bir geri sayım içerisindeyim şu an) yoksa, gece vakti diğer yandan televizyonda çıkıp beni gülümseten Yüzükler Efendisi nostaljisine mi kararsızım. Zihnim Batman'de yazı tura atan Harvey Dent gibi seçim yapmakla meşgul. Im, BTS için ayrı bir başlık açsam iyi olacaktı, nitekim konu mimdi başlıktan da anlayacağınız üzere. Bloğa girer girmez fark ettiğim mimlerden bir taneside Tawannanna'nın başlatıp Esra'nın mimlediği gökten düşen elmalardı. Yapmak istediğim mimlerden bir tanesi olduğundan bu yönden görünce haylice mutlu oldum. Diğer bir yandan ise çene çaldıkça tuhaf bir şekilde konudan saptığımı fark ediyorum ki; yazının başı malum.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Tasarım : Merve Canbaz